hakan-yaman-kitap-romanci-banner
hakan-yaman-kitap-romanci2-anasayfa2

Romancı

Editör:Sayfa Sayısı:Yayınevi:İlk baskı:
Tunca Arslan 408Doğan Kitap2014

Romancı’nın kahramanı, yazarlıkta aradığını bulamadığı gibi hayata da tutunamamış bir roman yazarıdır. Kendisini intiharın eşiğine getiren olayları anlatıyor son romanında. Geride kısa bir intihar notu bırakmak yerine en iyi yaptığı şeyi deniyor ve bu defa arkasında bir intihar romanı bırakmak için kalemine sarılıyor. Kahramanımız, romanının hemen başında iki cinayet işlediğini itiraf ediyor. O polis tarafından aranırken, biz de saklandığı yerde yazdığı son romanını okuyoruz. Roman boyunca, romancıyla birlikte İstanbul’un eski semtlerinde edebi gezintilere çıkıyor, kız kardeşi ve köpeğiyle parklarda dolaşıyor, Beyoğlu’ndaki karanlık barlara giriyor, romancının tesettürlü kız arkadaşı Zahide’yle, Down Sendromlu kız kardeşi Naz’la, emekli

gazeteci babasıyla tanışıyoruz.  Romancı, kendisini cinayet işlemeye sürükleyen olaylar dizinini sabırlı ve kurgusal bir dille anlatırken bizi ağır ağır kurbanlarına ve cinayetleri işlediği ana geri götürüyor. Edebiyat, gezintimiz boyunca bizi hiç yalnız bırakmıyor.

Gezi olaylarının hemen öncesinde yazılan roman, Türkiye’nin içinde bulunduğu sosyoekonomik çalkantıları, siyasi açmazları, din istismarını, laik ve anti-laik çatışmasının temellerini de çarpıcı biçimde içine alan edebi bir İstanbul polisiyesi.

Sinopsis

Romancı, kahramanının iki cinayet birden işlediğini ve polisten saklandığını itiraf etmesiyle başlıyor. Sonrasında kahramanımızı tanıyoruz; ayrıldığı eşiyle olan yaşantısını, onun yeni kocasını, bir süre üçünün aynı evi paylaştıklarını okuyoruz. Romanın kahramanı, bir dergide çalışırken aynı zamanda çeviriler yapan, yazdığı romanlardan arzuladığı başarıyı elde edememiş bir yazardır. Özel yaşamı gibi işleri de iyi gitmemektedir. Yaşamının merkezinde duran yazarlıkta da arzuladığı başarıyı elde edememiştir. Parasızlık yüzünden, eski eşi ve onun yeni kocasıyla birlikte Cihangir’de bir evde oturmaktadır. O günlerde Beyoğlu’ndaki kitap kafelerden birinde eski bir kartpostal bulur. Tuvalete gitmek için kalkar, geri döndüğünde masasının üzerinde bir kartpostal olduğunu görür. Kartın arkasındaki not romancının hayatının akışını değiştirecektir. Bu gizemli not, onu edebiyat sorularıyla dolu bir bilmeceler labirentinin içine meraklı bir fare gibi çekecek olan ilk peynir parçasıdır. Kendisi için İstanbul’un çeşitli semtlerine serpiştirilmiş, bilmeceleri her çözüşünde kendini labirentin daha derinlerinde, İstanbul’un daha önce belki de hiç gitmediği bir yerinde, elinde cevabını bilmediği yeni bir bilmeceyle bulacaktır. Sorular Türk edebiyatının önemli kişilikleriyle ilgili mekânlara gönderir onu. Önceleri bu oyunu bir hayranının tasarladığı düşünür, ancak bu edebi bilmeceler labirenti zamanla bir oyun olmaktan çıkar, ciddileşir ve yaşantısını tehdit etmeye başlar.

Romancı, tanımadığı kişinin bir tür Tanrısal kibirle kurduğu oyunun içinde her geçen gün biraz daha kaybolarak İstanbul’da dolaşırken Zahide’yle tanışır. Zahide romancının dünya görüşünün çok uzağında, tutucu bir çevrede yetişmiş, muhafazakâr bir ailede büyümüş, kapalı bir kızdır. Onu görür görmez âşık olur. Önceleri bu durumu fazla önemsemezken kısa sürede işin ciddiyetini anlar. Artık dünya görüşü tamamen kendisine zıt olan, türbanlı bir kızla çıkmaya başlamıştır. Tanıdığı birilerine rastlayıp alay konusu olmaktan utandığı için İstanbul’un daha önce hiç gitmediği semtlerine gitmeye, Zahide’ye oralarda randevu vermeye başlamıştır. İçinde yıllarca gizli kalmış, tesettürlü kadın fantezisini ortaya çıkarmıştır Zahide. Onun çekimine karşı koyamaz. Zahide ile ilişkisi derinleşirken bir yandan da annesinin ikinci evliliğinden olan kız kardeşi Naz ve ona bir barınaktan aldığı köpeği Biber’le parkta gezintiye çıkmaktadırlar. Down Sendromlu kız kardeşi Naz’ı çok sevmektedir. Şimdi onun yanına türbanlı kız arkadaşı Zahide de katılınca, uzaktan uyumsuz görünen ama birliktelerken romancının kendisini çok mutlu hissetmesine neden olan bir üçlü olmuşlardır. Bu arada romancı eski arkadaşı Ertuğrul’un sevgilisi Firuze’yle oturduğu eve taşınmıştır. Bir süre orada kalacak, eli rahatlayınca kendi evine kiraya çıkacaktır. Bu evde arkadaşının sevgilisi Firuze’yle bir gecelik bir ilişki yaşar.

Romancı bir süre sonra kendisini İstanbul’da gezdirip duran gizemli bilmecelerden Zahide’ye de söz eder. Soruları birlikte çözmeye başlarlar. Bu olay daha da yakınlaşmalarını, ilişkilerinin daha da derinleşmesini sağlar. Ancak romancı bu birliktelikten rahatsızdır. Zahide’yi çok çekici buluyorsa da ilişkisinin kendi çevresinden olmayan bir kızla uzun süre devam edemeyeceğini düşünmektedir. Bir süreliğine emekli gazeteci babasının Ayvalık’taki evine gider. Bu arada dinlenirken, düşünüp geleceğiyle ilgili kararlar alacaktır. Bu sürede Zahide’yle görüşemezler.

Ayvalık’tan döndükten hemen sonra Ertuğrul ve sevgilisi geçirdikleri trafik kazasında aniden ölünce bir süre boşlukta kalır. Kaldığı evi terk etmez, orada kalmaya devam eder. Artık Zahide’yle çay bahçelerinden buluşmak yerine evde bir araya gelmeye başlarlar. Sonunda Zahide’nin çekiciliğine daha fazla dayanamaz; onunla imam nikâhı yaparak birlikte olmaya razı olur. Bu işleri daha da içinden çıkılmaz hale getirmiştir.

Uzun süre bilmeceler labirentinde gezindikten sonra karşısında ünlü yazar Tuğrul Güler’i bulur. Bütün bu oyunu hazırlayan odur. Kendisini uzun süredir izlemektedir. Homoseksüel olduğu bilinen ünlü yazar romancıyla birlikte olabilmek için böyle bir oyun hazırlamış ve romancıyı kendisine getirecek ağı bu şekilde tasarlamıştır.

Bu arada sağlık sorunları başlayan Naz’a doktorlar kanser teşhisi koyarlar. Tedavisi için gereken para ailesinin ve romancının karşılayabileceğinin çok üzerindedir. Mecburen zengin ve ünlü bir yazar olan Tuğrul Güler’den ister bu parayı. Tuğrul Güler yardım edecektir, ancak bir şartla.

Satın alabileceğiniz kitap evleri: